Uzman Psikolog Gülendam OZAN
Hakkımda
Psikoloji bilimine olan ilgimin, ailemin ve oyun arkadaşlarımın anlaşmazlıklarını çözme görevini üstlendiğimde başladığını düşünüyorum. Ya da bir takım kişilik özellikleri var ise eğer psikolog olmak için bu özelliklere sahip olduğumu fark edişim çok eskilere dayanmakta. Bu özelliğim beni hep girdiğim gruplarda akıl danışılan, sorunlara farklı bakış açıları sunan, ortamı sakinleştiren, farklı çözüm önerileri sunan kişi yaptı. Neyseki lisedeki rehber öğretmenim bu özelliklerimi fark etti ve benim psikoloji bölümünü seçmemle ilgili önerilerde bulundu. İşte psikolog olma maceram böyle başladı. Lisans eğitimimi Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladım. Öğrenim hayatım boyunca birçok akademik projede yer aldım ilk akademik çalışmamı henüz birinci sınıftayken psikoloji öğrencileri kongresinde sundum. Benim için psikoloji kocaman bir okyanus gibiydi ve hangi yönde ilerlemem gerektiğini anlamak için denemeler yapmam gerekiyordu. Birinci sınıfa başladığım an itibariyle başladığım stajlar sayesinde, mezun olduğum zaman psikolojinin hangi alanında çalışmak istediğime karar vermem zor olmadı. Sokak Çocukları Derneği, Mülteciler Derneği, huzur evleri, anaokulları, rehabilitasyon merkezleri, danışmanlık merkezleri, hastaneler, insan kaynakları alanı vs. Birçok alanda yaptığım stajlar sonucu klinik psikoloji alanında çalışmak istediğime karar verdim. Keşke herşey karar vermekle bitseydi. Yeni mezun birinin iş bulması ve klinik alanda master programlarına kabul edimsi oldukça zor. Benim ilk tercihim yurt dışında bir master programına girmek oldu. Almanya maceram böyle başladı. Bu arada üniversitenin üçüncü sınıfında hayatımın aşkıyla tanıştığımı ve evlenme kararı verdiğimizi söylemeyi unuttum sanırım. Sevdiğim adamı burada bırakıp gitmek beni oldukça zorladı ve radikal bir karar vererek master programından ayrılarak Türkiye’ye geri dönüp evlendim. Çünkü benim için hayatta sadece iş ve kariyer yok. Aşk ve gerçek sevgi arandığında bulunan birşey değildir. Bulduğun zaman ise sıkı sıkı tutman gereken birşeydir. Evlenerek İstanbul’a yerleşmemin ardından benim için hayatımda yeni bir dönem başladı. İş aramaya başladım ama hiç bir eğitimim yokken klinik alanda çalışmamın oldukça zor olduğunun farkındaydım. Öncelikle bir özel eğitim merkezinde çalışmaya ve aynı zamanda eğitimler almaya başladım. İlk aldığım eğitimler EMDR ve Aile Terapisi Eğitimi oldu. Bu eğitimler benim klinik alana kademeli bir geçiş yapmamı sağladı. Özel eğitimdeki işimi part time şekline dönüştürüp, özel bir hastanede de part time danışan görmeye başladım. Gelen danışanların sorunları bana hangi alanda yetersiz olduğumu gösteriyordu, ben de bu eksikliklerimi hızlıca kapatmaya çalışıyordum. Bilişsel Davranışçı Terapi, Çözüm odaklı Terapi, Cinsel Terapi, Transaksiyonel Analiz, Terapötik Kartlarla Terapi eğitimleri aldım. Artık gerçekten kendimi yeterli hissettiğim zaman özel bir psikiyatri merkezinde çalışmaya başladım. Çok güzel bir tecrübe oldu benim için. Özellikle psikiyatristlerle çalışmış olmam gelen her vakaya daha geniş bir perspektifle bakmam gerektiğini öğretti bana. Bu sırada ilk çocuğuma hamile kaldığımı öğrendim. Hayatımın en özel bir o kadar da güzel dönemine geçişim gene radikal kararlar vermemi gerektirdi. Eşimle büyüdüğüm şehre, İzmir’e dönme kararı aldık. Bu benim çok sevdiğim işimden ayrılma kararı almama neden oldu. Böyle büyük bir değişiklik yaparken bir dönem devlette çalışmanın benim için farklı bir tecrübe olacağına karar verdim. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne yerleştirildim. Bambaşka bir dünya orası. DSM-IV tanı ölçütlerinin hayat bulmuş haliydi benim için. Okuduğum tüm vakaları canlı canlı görme ve onlarla çalışma fırsatı buldum. Uzun süre çalıştım ve çok şey öğrendim. Bu limandan da demir alma zamanımın geldiğini biliyordum. Çünkü hayallerime ulaşmam için bazen bazı şeylerden vazgeçmem gerektiğini biliyorum. Tek hayalim kendime ait bir merkezimin olmasıydı. 2013 yılında Ege Gelişim Enstitüsü’nü kurdum orası benim hayallerimin gerçeğe dönüşmüş hali… Bu arada Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü Aile Danışmanlığı Yüksek Lisans Programı’na girerek yüksek lisansımı tamamladım. Aile ve Toplum Araştırmaları Derneği’nin kurucuları arasında olma şansına eriştim ve 3 yıldır yönetim kurulu başkanlığını yapıyorum. İç İşleri Bakanlığı’na Evlilik Öncesi Eğitimi’yle ilgili bir proje yazarak aldığımız hibeyle 100 nişanlı çifte eğitim verdim. Tam da bu dönemde benim minik kızım da katıldı aramıza ve dört kişilik kocaman bir aile olduk. Çocuklarım, eşim ve işim benim hayatımın vazgeçilmezleri. Biri için diğerinden vazgeçmem gerekmediğini biliyorum. Mesleğimin on beşinci yılını geride bıraktım ve şunu söyleyebilirim; ben de her danışanımla yeni şeyler öğreniyor ve gelişiyorum. Terapi dışında meslektaş ve meslektaş adaylarımıza yönelik eğitimler veriyor, davetli olarak çağırıldığım çeşitli kurumlarda seminerler veriyor, deneyimlerimi yazdığım kitabımı bitirmeye çalışıyor ve bir yandan da oğlum ve kızımın büyümelerini izleyip inanılmaz bir haz alıyorum.